24 Mayıs 2013 Cuma

Paul Lafargue "Tembellik Hakkı"


Paul Lafargue Kimdir?
"Paul Lafargue (1842 - 1911); Fransız uyruklu düşünür ve eylem adamı, Küba'nın Santiago kentinde doğdu. Dokuz yaşındayken ailesiyle birlikte göçtüğü Fransa'da Tıp Akademisi'ne yazıldı. Üniversitede, kralcı hükümete karşı giderek genişleyen gençlik hareketine katıldı. Yine aynı dönemde yoğun bir okuma uğraşına daldı. Hegel'den Feuerbach'a Fourier'den Comte'a kadar pek çok düşünürün eserlerini okumasına karşın, özellikle Proudhon'dan etkilendi. 1865'te Marx'la tanışmasının, üzerindeki Proudhon etkisinin kırılmasında büyük rolü oldu. Marx, "yakışıklı, zeki, enerjik ve sportif" bulduğu bu gencin, kızı Laura'yla evlenerek aileye katılmasına da izin verdi. Siyasi etkinlikleri nedeniyle Akademi'den uzaklaştırılınca, öğrenimini Londra'da tamamladı ve karısı Laura'yla birlikte yeniden Paris'e döndü. Art arda üç çocuğunu da kaybetmesi üzerine tıptan soğudu; kendini tümüyle sosyalist düşünce ve eyleme adamaya karar verdi. Fransız Sosyalist Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı, işçi hareketlerinin örgütlenmesine yazılarıyla katkıda bulundu.  
1911 yılında karısıyla birlikte intihar etti. Yaşlılığın, beden ve zihin güçlerini azar azar kemirdiğini görmek istemeyen Lafargue, yetmiş yaşını aşmamak üzere kendine verdiği sözü böylece tutmuş oluyordu." (Telos Yayıncılık) 
Tembellik Hakkı



Lafargue, yan gelip yatmayı, hiçbir şey yapmamayı, üretmemeyi, çalışmamayı övmüyor. İnsanı insanlıktan çıkaran aşırı çalışmaya karşı olduğunu söylüyor ve bu duruma karşı bir duruş sergiliyor. Vedat Günyol, kitabı daha da anlaşılır kılan bir önsöz yazmış. "Boş zaman, T.S. Elliot'a göre "kültürün temelini" oluşturur. Tembellik Hakkını okurken, Eliot'ın bu sözünü aklınızdan uzak tutmamanızı dilerim." diyor. Ayrıca eser yalnızca 60 sayfa.

Kitaptan Alıntılar
"Çağımız, çalışma yüzyılıdır diyorlar; aslında acının, yoksulluğun, kokuşmuşluğun yüzyılıdır."

"Hâlâ anlamıyorlar  makinenin insanlığın kurtarıcısı olduğunu; insanı aşağılık ve ücretli işlerden kurtaracak olan, azat eden, boş zaman ve özgürlük veren Tanrı olduğunu!"

"İşçiler üretken sermayelerin birikimine katkıda bulunarak, kendilerini er geç ücretlerinin bir bölümünden yoksun bırakacak olaya yardım etmiş oluyorlar."

"Çalışın, çalışın proleterler, toplumsal serveti ve kendi yoksulluğunuzu artırmak için çalışın. Çalışın ki, daha da yoksullaşarak daha çok çalışmak ve yoksullaşmak için birtakım nedenleriniz olsun. Kapitalist üretimin acımasız yasası budur işte."

"Kapitalist toplumda çalışma, her çeşit düşünsel yozlaşmaların, her türlü organik bozuklukların nedenidir."

"Sosyete kadınları, acının acısı bir yaşam sürüyorlar. Terzi kadınların didine çırpına yaptıkları o perilere yaraşır tuvaletleri deneyip değerlendirmek için, sabah akşam, bir giysiyle bir başkası arasında mekik dokuyorlar. Saatlerce, saçlarını enselerinde toplatıp topuz yaptırma tutkularını, her ne pahasına olursa olsun doyurmaya çalışan usta berberlere teslim eden, o içi boş kafalılar."

"Tüm bireysel ve toplumsal sefalet, çalışma tutkusundan doğmuştur."

"Çocukları aptallaştırmak, içgüdülerini bozmak, bedenlerini çürüğe çıkarmak için, kapitalist işliklerin bozuk havası içindeki çalışmadan daha yıkıcı bir kötülük icat edemezlerdi."

"Üretici tüccarların, kumaşçıların, fabrika müdürlerinin ailelerinde yaşayan çocukların yarısı 21 yaşına basarken, dokumacı ve pamuk iplikçisi işçi ailelerde, aynı çağdaki çocukların yarısı iki yıl önce ölüp gidiyorlardı."

"Bir köyün orta yerinde bir fabrika kurmaktansa, oraya veba tohumları saçmak, su kaynaklarını zehirlemek daha iyidir. Fabrika işçiliğini başlatın, ne neşe kalır ortada, ne sağlık, ne de özgürlük. Yaşamı güzel ve yaşanmaya değer yapan ne varsa, hepsi gitti gider."

"İşçi sınıfı, her şeyi basite indiren o iyi niyeti ile özünü körü körüne telkinlere ve doğal taşkınlığı ile gözü kapalı kendini çalışmaya ve perhize kaptırdığı için, kapitalist sınıf, kendini tembelliğe, zoraki zevke, verimsizliğe ve aşırı tüketiciliğe vurmuştur."

Hiç yorum yok: