28 Nisan 2014 Pazartesi

İkea'nın yeni açılan kırtasiye-ofis reyonu


Yaklaşık 1,5 ay kadar önce İkea'ya kırtasiye reyonu açıldığını öğrenmiştim instagram aracılığıyla. Ve bu haberi alıp da İkea'ya gitmemem düşünülemezdi.  İkea'ya girer girmez görevli kişilere kırtasiye reyonunun nerede olduğunu sordum ve bana öyle bir bölümün olmadığını çocuk reyonunda boyama kalemlerinin olduğunu orayı mı kastettiğimi sordular. İkea gibi büyük bir mağazada çalışan kişilerin yeniliklerden haberdar olmaması büyük bir problem. İşe yeni başlamış olabilirler diye düşünerek dolaşmaya devam ettim. 


Ve mutlu son :)


Her şeyi tek tek inceleme merakım ve heyecanım yüzünden doğru dürüst fotoğraf çekmemişim ürünlerin renk renk ayrılmış olması çok hoş bir görüntü sergilemiş, siyah defter ve ambalajlardan oluşan kısmı fotoğraflamamışım o kısımda da hoş şeyler vardı.


Ürünler güzel ama daha çok ambalajlamaya yöneliklerdi. Desenli bantlar, kaplıklar, karton çantalar ağırlıklıydı.Umarım bu kısmı zamanla daha da büyütüp çeşitlendirirler. 


Instagram'da gördüğüm görsel beni büyük beklentiye sokmuş olsa da mutlu ayrıldım İkea'dan. :)

26 Nisan 2014 Cumartesi

Sabahları Kitap Okumak


Kitaplara bir zamanlama getirmek pek doğru değil kanımca. Okumak isteyen kişi her durumda kendisine okuyacak ortamı yaratır. Kalabalık, gürültü, iş yoğunluğu vs bir kitap kurdu için bir kıstas oluşturmaz çoğu kez. İstek varsa, kişi, öğle tatiline çıkmaz; okur, gürültü vardır;okur, kalabalık bir otobüste ayakta yolculuk yapıyordur; okur.  Kitap okumanın ihtiyaç haline dönüştüğünün göstergesidir mekandan bağımsız okumak.


Tutkulu bir okur için zaman, mekan fark etmez evet ama her okur için daha verimli okuduğu bir zaman dilimi vardır. Benim en verimli okuduğum zaman dilimiyse kesinlikle sabah saatleri! Uyanır uyanmaz, zihnim düşünceler arasında kaybolmaya başlamadan, evde sessizlik hakimken, günün telaşı henüz başlamamışken okumak benim için güne mutlu başlama sebebi, hele ki okuduğum kitap beni içine çekmişse daha ne olsun! :) Bu sabahta o sabahlardan biriydi.

Siz günün hangi saatlerinde daha verimli okuyorsunuz?

24 Nisan 2014 Perşembe

20. İstanbul Kırtasiye-Ofis Fuarı İzlenimlerim


"İzlenim"...hmm! Evet bu fuarda yapabildiğim tek şey izlemekti zaten! Kendimi kitap fuarına gidercesine bir alışveriş moduna sokmuştum büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Toptan almadıktan sonra ufacık bir silgi dahi alamıyorsunuz bu fuarda. Alışveriş yapılmadığını öğrendiğim anda bütün hevesim kırıldığı için fuarın büyük bir kısmını gezesim gelmedi. Çünkü adeta bir işkence oldu o rengarenk defterlerin, kalemlerin arasında olup satın alamamak. O üzüntüyle kendimi fotoğraf çekmeye verdim bende. Bu fuara gidecekseniz kendinizi hiçbir şey alamayacağınıza alıştırarak gidin ya da toptan ürün alacak bir kırtasiyeci değilseniz yanından bile geçmeyin derim.

Fuar 9-13 Nisan tarihleri arasında İstanbul Yeşilköy'deki CNR Expo'da gerçekleşti. Hafta içi gittiğimiz için kimsecikler yoktu.










22 Nisan 2014 Salı

Sürpriz kitap; Yeryüzüne Dayanabilmek İçin

Bir kitapseverin yeni yıla güzel başlamasına sebep olacak en güzel şey, sevdiği yazarın yeni çıkan kitabıyla yeni yıla başlamasıdır, bu yeni kitabı daha da değerli kılansa sevdiği yazarın hayatta olmaması ve tamamen sürpriz bir şekilde kitabının çıkmasıdır. Ocak ayında hiç habersiz birdenbire YKY'nin sitesinde belirdi Yeryüzüne Dayanabilmek İçin...

Tezer Özlü tutkumu bilmeyen yoktur sanırım, bu haber bende çok büyük bir sevince sebep oldu, kitabın çıktığı gün koştum Kadıköy Yapı Kredi Yayınlarına :)  



Rafta görür görmez yaşadığım heyecan bambaşkaydı :)


Kitap Tezer Özlü'nün yurt dışındayken Türkiye'deki dergilere yazdığı  yazılardan oluşuyor. Bu kitaptan sonra ona olan saygım daha da arttı, sanatsal ve edebi birikimi son derece saygı uyandırıcı. Sezer Duru'ya bu kitabı hazırlayıp yayınladığı için müteşekkirim.



***
"İnsanların bakışlarına bile dayanamıyorum. İnsan düşmanı olduğumdan değil, ama insanların bakışları, çevremde bulunmaları, öylesine oturup bakmaları, bütün bunlar benim için dayanılır gibi değil."

"Yüzerek bu yaşamın dışına çıkmayı yeğlerdim."

"Yaşamla ve ölümle hesaplaşmak için yazıyorum."

"Ben bir kenti o kentteki kitapçı dükkanlarına göre değerlendiririm."

"Bireysel kurtuluş diye bir yaşam biçimi yoktur. İnsan, her zaman toplumsal bir yaratık olduğunu kavrayıp kendi sınıfının bilinçlenmesi ve daha insancıl koşullara kavuşması için çaba gösterdikçe mutlu olabilecek, yaşamını değerlendirecektir. Yaşam, şöyle bir yaşanıp geçmek için var olmak değildir. Aksine insanları en insancıl yaşamlara ulaştırmanın mücadelesinin verildiği bir olgudur. Bilinçsiz bir yaşam, insan yaşamı değildir. Bir anlamda aileyi yöneten, çocuklarını yetiştiren kadınlar da olduğuna göre aydın Türk kadınının en büyük görevi, diğer kadınları bilinçlendirmek olmalı."

***