22 Kasım 2014 Cumartesi

Yunan ve Roma Mitolojisi

Mitoloji, hep bir yerinden başlamak istediğim ama bir türlü neresinden ve hangi kitapla başlayacağımı bilemediğim bir alandı. Bilgisizliğim beni rahatsız ediyordu ve sonunda harika bir kitapla başladım! 

 Kitap fotoğraflarla zenginleştirilmiş ve her şeyi en temelinden basitçe anlatıyor.
Konuları kategorik olarak ele almış olması da çok hoş. Kafa karıştırmıyor. 

   Anlattıkları da gayet ilgi çekici. Mitolojiye merak duymayan bir kimsenin bile ilgisini çekebilir :)

 Mitolojiye başlangıç için hiç düşünmeden Tübitak Popüler Bilim Yayınları'nı tercih edebilirsiniz :)

13 Kasım 2014 Perşembe

33. İstanbul Kitap Fuarı İzlenimlerim



  • Bir kitapsever olmama rağmen; hem yolu hem kalabalığı yüzünden 4 yıldır gitmemiştim Tüyap'a. Bu yıl dayanamadım ve gittim! Sonuç: bu kadar çok kitapla aynı çatı altında olmayı çok özlemişim. 
  • Ulaşımımı metrobüsle sağladım.Hafta içini ve sabah saatlerini tercih ettiğim için çok rahat gittim, dönüşte kalabalık olsa da beterin beteri vardır diyorum :) 
  • Hafta içi olmasına rağmen fuar hıncahınç doluydu. Hesaplayamadığım bir şey vardı; öğrenciler! :) 
  • Kitap fiyatları gayet iyiydi. Birçok yayınevinde %25 ile %50 arasında indirim vardı.
  • Başta Metis olmak üzere birçok yayınevi yazarların kitaplarını set haline getirip indirimli olarak satışa sunmuş. Çok iyi düşünülmüş bir ayrıntı bence.
  • Fuardan önce sağlam bir kitap listesi hazırladım. Özellikle popüler yayınevlerinin stantları o kadar dolu oluyor ki fırsat bulup sağlıklı biçimde seçim yapmak çok zor. 
  • Eğer vaktiniz varsa ve fuar alanına yakınsanız bir gün gezip diğer gün alışveriş yapmak daha mantıklı olabilir.
  • Fuar alanı çok sıcak. Gerektiğinde çıkarabileceğiniz türde şeyler giymekte fayda var.
  • Defalarca kendime hatırlatmama rağmen sahafların bulunduğu kısma gitmeyi unuttum. Siz unutmayın :D
  • 16 Kasım Pazar günü fuarın son günü.
Kuleyi çekmeyeni dövüyorlarmış :)








Yuvanıza hoşgeldiniz yavrularım:)

7 Kasım 2014 Cuma

Gündüz Vassaf "Cehenneme Övgü"


Uzuuuun çok uzun bir zamandır bu kadar keyifle bu kadar "işte bu!" dediğim bir kitap okumamıştım. Bu beni üzüyordu. Cehenneme Övgü bu tatminsizliğimi yok etti. Büyük bir mutlulukla ve altını çize çize okudum. Hatta bütün kitabın altını çizmek istediğimi itiraf etmeliyim :)


Peki bu kitap ne anlatıyor?
Alt başlığı "Gündelik hayatta totalitarizm"
Nedir peki bu totalitarizm?

Wikipedi şöyle bir tanımlama getirmiş; "Tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete mutlak itaat beklenen, diktatörlükvari yönetim. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır."

Gündelik hayatımızın ne kadar da büyük bir kısmını totaliterliğin etkisi altında yaşadığımızı görmek istiyorsanız ve sistemi biraz da olsa sorguluyorsanız, hiç durmayın gidip alın bu kitabı! Ve tabi Cennetin Dibini de unutmayın :)


***
"Öylesine özgür değiliz ki, özgürlüğümüzde bile başkaları tarafından doğrulanmak isteriz."

"Delilik, günümüzün gelişen totaliter devletinin bir parçası. Neyin delilik sayılacağını, devlet tarafından tedavi ruhsatı verilen resmi şifacılar, psikiyatristler belirliyor. Deliler, deliliklerinin özgürlüğünü yitiriyor."

"Psikiyatri bir baskı aracıdır."

"Akıl hastanelerindeki delilerin özgürlüğü ve kamusal hakları uğruna pek kimse eyleme geçmez. Oysa, tüm ezilenlerin içinde, kendi davalarını kamuoyuna yansıtamayan, yansıtmalarına izin verilmeyen, bu özgürlüğe sahip olmayan bir tek onlar var. Onların yakınmaları olsa olsa bir başka psikiyatrist tarafından ele alınır ve karara bağlanır. Basın toplantıları, protesto gösterileri düzenleyemezler; oy hakları bulunmadığı gibi, özel mülkiyetlerini bile diledikleri gibi kullanamazlar."

"Yüzyılımızın klasik ev/apartman birimi çeşitli bölümlere ayrılmıştır. Her alan, bedenin belirli bir fonksiyonuna göre ayarlanmıştır. Böylece, oturmak için bir oturma odası, yemek içim yemek odası, uyumak için yatak odası, yıkanmak ve bağırsakları boşaltmak için banyo, yemek pişirmek için de bir mutfak vardır."
 
"Bizler, içinde  yaşadığımız yüzyılda, apartman kışlalarında oturan siviller haline geldik."

"Doğum kontrolü var ama ölüm kontrolü yok."

"Odalar, sadece içlerinde ne yapacağımızı belirlemekle kalmaz, aynı zamanda, hem hislerimizi hem de başkalarıyla olan ilişkilerimizi etkilerler. Gün ortasında çalışma odasında oturuyorsanız ya düşündüğünüz ya da felsefe yaptığınız kabul edilecektir. Oysa, aynı şeyi yatak odasında yapmanız istirahate çekildiğiniz ya da düpedüz tembellik ettiğiniz anlamına gelebilecektir."

"Biraz bireysellik, benzersizlik gösterenlere tahammül edemeyiz."

"Taraf seçmemek kurulu düzenin meşruiyetine meydan okumaktır."