Uzuuuun çok uzun bir zamandır bu kadar keyifle bu kadar "işte bu!" dediğim bir kitap okumamıştım. Bu beni üzüyordu. Cehenneme Övgü bu tatminsizliğimi yok etti. Büyük bir mutlulukla ve altını çize çize okudum. Hatta bütün kitabın altını çizmek istediğimi itiraf etmeliyim :)
Peki bu kitap ne anlatıyor?
Alt başlığı "Gündelik hayatta totalitarizm"
Nedir peki bu totalitarizm?
Wikipedi şöyle bir tanımlama getirmiş; "Tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete mutlak itaat beklenen, diktatörlükvari yönetim. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır."
Gündelik hayatımızın ne kadar da büyük bir kısmını totaliterliğin etkisi altında yaşadığımızı görmek istiyorsanız ve sistemi biraz da olsa sorguluyorsanız, hiç durmayın gidip alın bu kitabı! Ve tabi Cennetin Dibini de unutmayın :)
***
"Öylesine özgür değiliz ki, özgürlüğümüzde bile başkaları tarafından doğrulanmak isteriz."
"Delilik, günümüzün gelişen totaliter devletinin bir parçası. Neyin delilik sayılacağını, devlet tarafından tedavi ruhsatı verilen resmi şifacılar, psikiyatristler belirliyor. Deliler, deliliklerinin özgürlüğünü yitiriyor."
"Psikiyatri bir baskı aracıdır."
"Akıl hastanelerindeki delilerin özgürlüğü ve kamusal hakları uğruna pek kimse eyleme geçmez. Oysa, tüm ezilenlerin içinde, kendi davalarını kamuoyuna yansıtamayan, yansıtmalarına izin verilmeyen, bu özgürlüğe sahip olmayan bir tek onlar var. Onların yakınmaları olsa olsa bir başka psikiyatrist tarafından ele alınır ve karara bağlanır. Basın toplantıları, protesto gösterileri düzenleyemezler; oy hakları bulunmadığı gibi, özel mülkiyetlerini bile diledikleri gibi kullanamazlar."
"Yüzyılımızın klasik ev/apartman birimi çeşitli bölümlere ayrılmıştır. Her alan, bedenin belirli bir fonksiyonuna göre ayarlanmıştır. Böylece, oturmak için bir oturma odası, yemek içim yemek odası, uyumak için yatak odası, yıkanmak ve bağırsakları boşaltmak için banyo, yemek pişirmek için de bir mutfak vardır."
"Bizler, içinde yaşadığımız yüzyılda, apartman kışlalarında oturan siviller haline geldik."
"Doğum kontrolü var ama ölüm kontrolü yok."
"Odalar, sadece içlerinde ne yapacağımızı belirlemekle kalmaz, aynı zamanda, hem hislerimizi hem de başkalarıyla olan ilişkilerimizi etkilerler. Gün ortasında çalışma odasında oturuyorsanız ya düşündüğünüz ya da felsefe yaptığınız kabul edilecektir. Oysa, aynı şeyi yatak odasında yapmanız istirahate çekildiğiniz ya da düpedüz tembellik ettiğiniz anlamına gelebilecektir."
"Biraz bireysellik, benzersizlik gösterenlere tahammül edemeyiz."
"Taraf seçmemek kurulu düzenin meşruiyetine meydan okumaktır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder