9 Nisan 2015 Perşembe

Albert Labarre "Kitabın Tarihi"


Dost Yayınevi'nin Kültür Kitaplığı serisinden okuduğum ilk kitap oldu Kitabın Tarihi. (Kültür Kitaplığı serisindeki kitaplar için tıklayınız.

Beklentinize göre şekil değiştirecek bir kitap. Sevebilirsiniz de, sıkılabilirsiniz de. Didaktik bir dili var. Bazı sayfalarını atlayarak okudum. İsminde de belirtildiği gibi yoğun tarihi bilgi ve kitap basımıyla ilgili çok fazla teknik terimler içeriyor. O teknik anlatımın içinden sıyrılıp, ilgimi çeken konu ve cümleleri ayıklayarak okumak biraz yorucu oldu.


En çok Kitabın Kökenleri, Ortaçağ'da Kitap ve Modern Kitap bölümlerini sevdim.


8 Nisan 2015 Çarşamba

Hayat Değiştiriciler 3 Yaşında! :)


8 Nisan 2012'de açtığım blogum 3 yaşında! :) Amacım kitapları ve içlerindeki sevdiğim cümleleri not düşmek, sevmediğim ve etkilenmediğim kitaplara hiç yer vermemekti, ismini bu nedenle "Hayat Değiştiriciler" seçtim. Kafka'nın da dediği gibi;  "Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?"

Burası sayesinde birçok kitap kurduyla tanıştım ve  bir edebiyat dergisinde yazmayı deneyimlemiş oldum.İyi ki okuduklarımı bir defter yerine buraya not etmeyi seçmişim :)


Nice hayatınızı değiştiren kitaplar okumanız dileğiyle :)

23 Mart 2015 Pazartesi

Demir Özlü "İşte Senin Hayatın"


Demir Özlü'nün ilk okuduğum eseri Önünde Boş Bir Uzamdı. Nişanlım yeni bir kitabının çıktığını söyleyince çok sevindim ve hemen gidip aldım.Yine bir anlatıyla karşımızda Özlü. Ve ben yine Tezer'i anımsadım üslubunda. Bu kitaptan sonra başka türlerdeki eserlerini de okumaya karar verdim. 

Kitapla ilgili araştırma yaparken Cumhuriyet Kitap'ta yayınlanan şu yazıya rastladım; Kendini Öyküleştiren Yazar: Demir Özlü 

***
"Bütün bütüne yaralı bir toplumdu bu. Askeri diktatörlükler, ardından gelen hesaplı cıvık sivil rejimler bütün toplumu yaralı bir toplum yapmıştı. Sadece salgın gibi yayılan, sokaklarda sürünen ölüm değil, cinayetler, işkenceler, cezaevlerine tıkılmalar, yaralamalar, sakat bırakmalar...Hepsi, hepsi yarattı bunu. Hemen hemen her aile yaralıydı, hepsinin verdiği bir kurban vardı. Bu ortamda yaşamak bile yaralı olmaya yeterdi. Ağzından 'dejenere edilmiş toplum' sözleri dökülecekti. Söylemedin. Her şey bozulmuş, sonsuzca yozlaştırılmıştı."

"Sirkeci Alanı'nda kıvrılan bu yeni tramvay yollarını geçtikten sonra, yıllar önce terk ettiğin garın içine girdin. Burada rahatlık verici bir tenhalık, uzayan demiryolları, peronlarda bir sessizlik vardı. Pazar gününe uygun düşen bir sakinlik diye düşünüyordun. Avluda belki de yıllar önce yitirdiğin İstanbul'dan bir parça kalmıştı.

"Devam eden sadece çürümeydi."

"Her zaman içinde mutsuzluk taşıyan o zengin yaşamlardan sana ne?"

"Günler sadece güzel şeyleri taşıyıp getirmiyordu. Zaten mutluluk duyulan şeyler de, bir süre geçtikten sonra yerini gene o kıpırtısızlığa bırakıyordu. Kıpırtısızlık. Sessizlik."

22 Mart 2015 Pazar

Wilhelm Schmid "Mutsuz Olmak"


Wilhelm Schmid ve kitapları hakkındaki bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

İyi Hissetmek'ten sonra Mutsuz Olmak :) Aynı konuyu böyle tezat bir şekilde işleyen iki farklı kitabı peş peşe okumam tamamen hoş bir tesadüften ibaret.


Eserde Schmid, "Peki ama ya mutluluğun kendisi ödev haline geldiyse? Mutluluk normatif bir anlam kazanmış bulunuyor, yeni bir norm nakşediyor insanın alnına: Mutlu olmak zorundasın, yoksa hayatın yaşamaya değmez. Mutsuz insan, kendini suçlamaya başlıyor, mutlu hayatın icaplarıyla başa çıkamadığına göre kendinde bir eksik buluyor. Belli ki başarısız olmuş. Başka herkes başarmış görünüyor, en azından bu izlenimi uyandırmak için sıkı çaba sarf ediyor. Kıskançlık mutsuzun ruhunu kemiriyor: Dünya çapında yapılan mutluluk araştırmalarına bakılırsa, bu gezegeni dolduran bütün o mutlu insanlarla bir irtibat kurabilmek mümkün olmayacak asla." diyor. Yaşamımızı "mutluluk diktatörlüğü" tehdidi altında, mutsuz olabileceğimiz bir alan bulamayarak geçirdiğimizden bahsedip ekliyor; "Mutluluk önemlidir ama anlam daha önemlidir." 

"Bir Yüreklendirme" alt başlığıyla yayınlanan eserde Schmid, okurlara hayatı iniş ve çıkışlarıyla kabullenip bütün olana ve yaşamın anlamına odaklanılması konusunda yüreklendiriyor.

21 Mart 2015 Cumartesi

Ahmed Arif "Hasretinden Prangalar Eskittim"


Leylim Leylim'i okuduktan sonra Hasretinden Prangalar Eskittim'e olan merakım iyice arttı. Daha erken okuyabilirdim ama doğru zaman şimdiymiş :) Şiirlerin üzerine fazla söz söylemeyi sevmem. Okuyun, okutun ve mutlaka hediye edin :)



20 Mart 2015 Cuma

Dr. David Burns "İyi Hissetmek"

2015 yılına girdik gireli hiç yazı yayınlamamışım. Bu yaptığım vefasızlık mı kolaya kaçmak mı bencilleşip sevdiğim kitaplar bana kalsın demek mi bilmiyorum. Belki hepsi belki hiçbiri ama ne kadar zaman geçerse geçsin buradan kopamadığım bir gerçek. Uzun aralar da versem burası benim yuvam :)
  • İyi hissetmek 5-6 yıl kadar önce kitapçıda sürekli gözüme çarpardı, o zamanlar kişisel gelişime meraklı olmama rağmen elim gitmemişti alıp okumamıştım bu kitabı. İlerleyen yıllarda da edebiyata yöneldim bana okuma alışkanlığı kazandıran bu tip kitaplardan uzak durdum. Biraz da peşin hükümlü davranmaya başladım :) 
  • Bir iki ay önce kuzenimin okuduğunu görüp biraz inceleyince aslında bildiğimiz türden kişisel gelişim kitaplarıyla alakası olmadığını bir bibliyoterapi kitabı olduğunu gördüm.
  • İyi hissetmek, amerikan tarzı, şişirilmiş ve geçici yüreklendirmeler içeren bir kitap değil.
  • Bilimsel temellere dayandırılarak hazırlanmış bir kitap.
  • Kitap, giriş bölümünde okuyucuya "Bilişsel Terapi" ve depresyon hakkında bilgi veriyor.
  • Yapılan çalışmaların sonucunda; depresyon teşhisi bulunan kişilerin %70'i yalnızca bu kitabı okuyarak (antidepresan kullanmadan) iyileşmişler, depresyon belirtileri tamamen yok olmuş.
  • Hastalar İyi Hissetmek'i okuduktan sonra belirgin olarak daha pozitif tutumlar ve düşünce kalıpları geliştirmişler.
  • Kitapta, gerçekten depresyonda olup olmadığınızı öğrenebilmeniz için güvenilir bir duygudurum ölçme aracı olan "Burns Depresyon Ölçeği" mevcut. Giriş bölümümün ardından bu ölçeği doldurarak depresyonunuzun olup olmadığını varsa şiddetini anlayıp kitabı okumaya devam edebilirsiniz.
  • Kitabın en sevdiğim yanı "Kendini Harekete Geçirme Teknikleri" adı altındaki uygulamalar,programlar ve formlar oldu. Günlük aktivite programı, erteleme karşıtı form, işlevsel olmayan düşüncelerin günlük kaydı adı altında birçok teknik var.
  • Yani duygudurumunuzu derecelendirip, iyi hissetmelisin diyerek noktayı koymuyor gerekli olan çözüm, teknik ve yöntemleri öğreterek okuyucuyu uygulamaya geçiriyor.
  • Ben oldukça keyif aldım ve birçok etkisini gözlemledim. Bitirip rafa kaldırılacak bir kitaptan ziyade başucunuzda tutup ihtiyaç duydukça destek alabileceğiniz bir kitap :)